Vor Hunger sterben | Açlıktan ölmek |
Den Entschluss fassen | Karar vermek, karara varmak |
Auf diesem Wege | Böyle, bu şekilde, bu yolla |
Im Schneckentempo | Deve yürüyüşü, kaplumbağa yürüyüşü |
Die Ohren spitzen | Kulak kabartmak |
Den Kopf schütteln | ‘Hayır’ anlamında kafasını sallamak, kabul etmemek |
Der Lehrer schüttelte den Kopf. | Öğretmen kafasını salladı. |
Hinter jemandem her sein | Birinin arkasından koşmak, birinin peşinde olmak |
Die Männer sind hinter mir her. | Adamlar peşimde. |
Eins von beiden | İkisinden biri |
Grün oder blau. Wähle eins von beiden. | Yeşil ya da mavi. İkisinden birini seç. |
Nicht ausstehen können | Çekememek, sevmemek, hoşlanmamak |
Entschuldige! Aber ich kann heute Abend deine Freunde nicht ausstehen. | Kusura bakma! Ama bu akşam arkadaşını çekemem. |
Zur Welt kommen | Dünyaya gelmek, doğmak |
Zu suchen haben | Aramak, işi olmak |
Was hast du hier zu suchen? | Burada ne arıyorsun? |
Es satt haben | Bıkmak, karnı tok olmak, artık yetmek |
Von oben bis unten | Baştan aşağı, tamamıyla, tepeden tırnağa |
Mit Leib und Seele | Tüm benliğiyle, yürekten |
Das ist keine Kunst | İş değil, hüner değil, babam da yapar |
Jemandem die Hand schütteln | Birinin elini sıkmak |
Gas geben | Gaza basmak, gazlamak |
Zu Ende sein | Bitmek, sona ermek |
Die Achseln zucken | Omuz kaldırmak, omuz silkmek |
Sein Wort halten | Sözünü tutmak |
Auf die leichte Schulter nehmen | Hafife almak, kolaya almak, önemsememek |
Bis über die Ohren | Çok fazla, haddinden fazla |
Sein lassen | Yapmamak, yapmaktan caymak |
Vor kurzem | Birkaç gün önce, daha önce |
Aufs Haar stimmen | Tam tamına doğru olmak |
Meine Ergebnisse stimmen aufs Haar. | Benim sonuçlarım tam tamına doğrudur. |
Ein gutes (schlechtes) Gewissen haben | Vicdanen rahat olmak (olmamak), gönlü rahat olmak (olmamak) |
Ich habe meinen Vater nicht belogen. Deswegen habe ich ein gutes Gewissen. | Babama yalan söylemedim. Bu yüzden gönlüm rahat. |
Ein für allemal | Son olarak, son defa |
Ein Auge zudrücken | Göz yummak, mani olmamak |
Ich drücke ein Auge zu, aber das soll das letzte Mal sein. | Göz yumuyorum, ama bu son olsun. |
Zu weit gehen | Çok olmak, ileri gitmek |
Die Stirn runzeln | Yüzünü buruşturmak, yüzünü ekşitmek |
Schleudern | Kaymak, patinaj yapmak, savurmak |
Wie aus der Pistole geschossen | Su gibi |
Ihr müsst die Wörter wie aus der Pistole geschossen sagen können. | Sözcükleri su gibi söyleyebilmelisiniz. |
Nicht mehr mitmachen | (Artık bir işte) Olmamak |
Klasse sein | Birinci sınıf olmak, harika olmak, şahane olmak |
Mensch! Das Buch war doch Klasse! | Yahu, kitap harikaydı be! |
Zur Hand haben | Elinin altında olmak, elinde (var) olmak |
Mit guten Gewissen | Gönül rahatlığı ile, huzur içinde, rahatlıkla |
Nicht fertig werden | Bir türlü unutamamak, aklı fikri hep aynı şeyde olmak, işin içinden bir türlü çıkamamak |
Eine Aufnahme machen | Fotoğraf çekmek, resim çekmek |
Platz machen | Yer açmak |
Kreuz und quer | Her yana, sağa sola, bir aşağı bir yukarı |
Hier und da | Orada burada, yer yer, bazen |
Heute sind wir hier und da spazieren gegangen. | Bugün orada burada gezinti yaptık. |
Geld machen | Para kazanmak |
Feierabend machen | Bitirmek, kapatmak, son vermek, paydos etmek |
Wieder auf den Beinen sein | Belini doğrultmak, işlerini yoluna koymak; iyileşmek |
Bist du wieder auf den Beinen? | Şimdi iyi misin? |
Mit der Zeit | Zamanla, yavaş yavaş |
Keinen Pfennig wert sein | Beş para etmemek |
Den Mund halten | Çenesini kapamak, sesini kesmek, ağzını açmamak |
Du sollst den Mund halten! | Kapa çeneni! |
Zu weit gehen | Çok olmak, ileri gitmek |
Die Stirn runzeln | Yüzünü buruşturmak, yüzünü ekşitmek |
Schleudern | Kaymak, patinaj yapmak, savurmak |
Wie aus der Pistole geschossen | Su gibi |
Ihr müsst die Wörter wie aus der Pistole geschossen sagen können. | Sözcükleri su gibi söyleyebilmelisiniz. |
Nicht mehr mitmachen | (Artık bir işte) Olmamak |
Klasse sein | Birinci sınıf olmak, harika olmak, şahane olmak |
Mensch! Das Buch war doch Klasse! | Yahu, kitap harikaydı be! |
Zur Hand haben | Elinin altında olmak, elinde (var) olmak |
Mit guten Gewissen | Gönül rahatlığı ile, huzur içinde, rahatlıkla |
Nicht fertig werden | Bir türlü unutamamak, aklı fikri hep aynı şeyde olmak, işin içinden bir türlü çıkamamak |
Eine Aufnahme machen | Fotoğraf çekmek, resim çekmek |
Platz machen | Yer açmak |
Kreuz und quer | Her yana, sağa sola, bir aşağı bir yukarı |
Hier und da | Orada burada, yer yer, bazen |
Heute sind wir hier und da spazieren gegangen. | Bugün orada burada gezinti yaptık. |
Geld machen | Para kazanmak |
Feierabend machen | **Bitirmek, kapatmak |