Die Beherrschung der 50 am häufigsten verwendeten deutschen Kollokationen erleichtert das flüssige Sprechen und das tiefe Verständnis der Sprache. (En sık kullanılan 50 Almanca kollokasyonun hakimiyeti, akıcı konuşmayı ve dilin derinlemesine anlaşılmasını kolaylaştırır.)
- Guten Morgen sagen (Günaydın demek)
- “Jeden Morgen sagt er mir guten Morgen.” (Her sabah bana günaydın der.)
- Schönen Tag wünschen (İyi günler dilemek)
- “Wenn ich zur Arbeit gehe, wünsche ich allen einen schönen Tag.” (İşe giderken herkese iyi günler dilerim.)
- Vielen Dank sagen (Çok teşekkür etmek)
- “Ich möchte dir vielmals danken für deine Hilfe.” (Yardımın için sana çok teşekkür etmek istiyorum.)
- Herzlichen Glückwunsch sagen (Tebrik etmek)
- “Zu deinem Geburtstag sage ich dir herzlichen Glückwunsch.” (Doğum gününde sana tebriklerimi iletiyorum.)
- Auf Wiedersehen sagen (Hoşça kal demek)
- “Bevor sie ging, sagte sie auf Wiedersehen.” (Gitmeden önce hoşça kal dedi.)
- Gute Nacht sagen (İyi geceler demek)
- “Jeden Abend sagen wir unseren Kindern gute Nacht.” (Her akşam çocuklarımıza iyi geceler deriz.)
- Große Angst haben (Çok korkmak)
- “Vor der Prüfung hatte er große Angst.” (Sınavdan önce çok korkmuştu.)
- Tiefen Eindruck hinterlassen (Derin izlenim bırakmak)
- “Ihre Rede hat bei mir einen tiefen Eindruck hinterlassen.” (Konuşması bende derin bir izlenim bıraktı.)
- Starken Kaffee trinken (Koyu kahve içmek)
- “Ich trinke morgens immer starken Kaffee.” (Sabahları her zaman koyu kahve içerim.)
- Eine Entscheidung treffen (Bir karar vermek)
- “Wir müssen bald eine Entscheidung treffen.” (Yakında bir karar vermemiz gerekiyor.)
- Ein Gespräch führen (Bir konuşma yapmak)
- “Gestern haben wir ein langes Gespräch geführt.” (Dün uzun bir konuşma yaptık.)
- Zur Ruhe kommen (Sakinleşmek)
- “Nach einem langen Tag kam er endlich zur Ruhe.” (Uzun bir günden sonra sonunda sakinleşti.)
- In Kontakt bleiben (İletişimde kalmak)
- “Wir müssen unbedingt in Kontakt bleiben.” (Mutlaka iletişimde kalmalıyız.)
- Eine Rolle spielen (Bir rol oynamak)
- “Technologie spielt in unserem Leben eine wichtige Rolle.” (Teknoloji hayatımızda önemli bir rol oynuyor.)
- Zur Schule gehen (Okula gitmek)
- “Meine Kinder gehen jeden Tag zur Schule.” (Çocuklarım her gün okula gider.)
- Eine Frage stellen (Bir soru sormak)
- “Darf ich Ihnen eine Frage stellen?” (Size bir soru sorabilir miyim?)
- Eine Prüfung bestehen (Bir sınavı geçmek)
- “Ich habe endlich die Prüfung bestanden.” (Nihayet sınavı geçtim.)
- Einen Fehler machen (Bir hata yapmak)
- “Jeder macht mal einen Fehler.” (Herkes zaman zaman hata yapar.)
- Sich Sorgen machen (Endişelenmek)
- “Sie macht sich Sorgen um ihre Kinder.” (Çocukları için endişeleniyor.)
- Einen Vortrag halten (Bir konuşma yapmak)
- “Er hält einen Vortrag über Umweltschutz.” (Çevre koruma hakkında bir konuşma yapıyor.)
- Einen Brief schreiben (Bir mektup yazmak)
- “Ich schreibe dir bald einen Brief.” (Sana yakında bir mektup yazacağım.)
- Einen Kaffee trinken (Bir kahve içmek)
- “Lass uns zusammen einen Kaffee trinken.” (Gel birlikte bir kahve içelim.)
- Einen Spaziergang machen (Bir yürüyüş yapmak)
- “Am Wochenende machen wir oft einen Spaziergang.” (Hafta sonları sık sık yürüyüş yaparız.)
- Ein Geschenk bekommen (Bir hediye almak)
- “Zu meinem Geburtstag habe ich viele Geschenke bekommen.” (Doğum günümde birçok hediye aldım.)
- Einen Termin vereinbaren (Bir randevu ayarlamak)
- “Ich muss einen Termin beim Arzt vereinbaren.” (Doktordan bir randevu ayarlamam gerekiyor.)
- Einen Film sehen (Bir film izlemek)
- “Gestern Abend haben wir einen interessanten Film gesehen.” (Dün akşam ilginç bir film izledik.)
- Einen Kuchen backen (Bir kek pişirmek)
- “Zum Geburtstag backe ich einen Kuchen.” (Doğum günü için bir kek pişiriyorum.)
- Eine Reise machen (Bir yolculuk yapmak)
- “Nächstes Jahr machen wir eine Reise nach Italien.” (Gelecek yıl İtalya’ya bir yolculuk yapıyoruz.)
- Ein Buch lesen (Bir kitap okumak)
- “Ich lese gerade ein sehr spannendes Buch.” (Şu anda çok heyecan verici bir kitap okuyorum.)
- Einen Freund treffen (Bir arkadaşla buluşmak)
- “Morgen treffe ich einen alten Freund.” (Yarın eski bir arkadaşımla buluşacağım.)
- Ein Lied singen (Bir şarkı söylemek)
- “Auf der Party hat sie ein schönes Lied gesungen.” (Partide güzel bir şarkı söyledi.)
- Einen Witz erzählen (Bir fıkra anlatmak)
- “Er erzählt immer lustige Witze.” (Her zaman komik fıkralar anlatır.)
- Eine Pause machen (Bir mola vermek)
- “Nach zwei Stunden Arbeit machen wir eine Pause.” (İki saatlik çalışmadan sonra bir mola veriyoruz.)
- Ein Auto fahren (Bir arabayı sürmek)
- “Sie fährt ein rotes Auto.” (Kırmızı bir araba sürüyor.)
- Einen Brief erhalten (Bir mektup almak)
- “Heute habe ich einen Brief von ihr erhalten.” (Bugün ondan bir mektup aldım.)
- Einen Kurs besuchen (Bir kursa katılmak)
- “Ich besuche einen Sprachkurs.” (Bir dil kursuna katılıyorum.)
- Einen Bericht schreiben (Bir rapor yazmak)
- “Für die Arbeit muss ich einen Bericht schreiben.” (İş için bir rapor yazmam gerekiyor.)
- Ein Foto machen (Bir fotoğraf çekmek)
- “Wir haben viele Fotos im Urlaub gemacht.” (Tatilde birçok fotoğraf çektik.)
- Einen Plan machen (Bir plan yapmak)
- “Für das Wochenende müssen wir einen Plan machen.” (Hafta sonu için bir plan yapmalıyız.)
- Eine Arbeit erledigen (Bir işi tamamlamak)
- “Ich muss diese Arbeit bis morgen erledigen.” (Bu işi yarına kadar tamamlamalıyım.)
- Ein Ziel erreichen (Bir hedefe ulaşmak)
- “Er hat sein Ziel endlich erreicht.” (Sonunda hedefine ulaştı.)
- Einen Rat geben (Bir tavsiye vermek)
- “Mein Vater hat mir immer gute Ratschläge gegeben.” (Babam her zaman bana iyi tavsiyeler verdi.)
- Ein Fest feiern (Bir kutlama yapmak)
- “Wir feiern nächste Woche ein großes Fest.” (Gelecek hafta büyük bir kutlama yapıyoruz.)
- Einen Kuchen essen (Bir kek yemek)
- “Zum Frühstück haben wir einen leckeren Kuchen gegessen.” (Kahvaltıda lezzetli bir kek yedik.)
- Ein Gespräch beenden (Bir konuşmayı bitirmek)
- “Er musste das Gespräch plötzlich beenden.” (Konuşmayı aniden bitirmek zorunda kaldı.)
- Ein Lied hören (Bir şarkı dinlemek)
- “Ich höre gerne dieses Lied.” (Bu şarkıyı dinlemeyi seviyorum.)
- Einen Brief öffnen (Bir mektubu açmak)
- “Heute Morgen habe ich einen interessanten Brief geöffnet.” (Bu sabah ilginç bir mektup açtım.)
- Ein Foto zeigen (Bir fotoğraf göstermek)
- “Sie hat mir ihre Urlaubsfotos gezeigt.” (Bana tatil fotoğraflarını gösterdi.)
- Einen Film empfehlen (Bir film tavsiye etmek)
- “Ich kann dir diesen Film wirklich empfehlen.” (Bu filmi sana gerçekten tavsiye ederim.)
- Eine Geschichte erzählen (Bir hikaye anlatmak)
- “Mein Großvater erzählt die besten Geschichten.” (Dedem en iyi hikayeleri anlatır.)
Kollokasyonlar, Almanca öğrenenler için dilin doğal kullanımını anlamada ve öğrenmede oldukça yardımcı olabilir. Her biri, günlük konuşma dilinde sıkça karşılaşılan ifadeleri içerir ve Almanca konuşma becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlar.